Karacabey Hakkında

KARACABEY

Tarihi:

Yöredeki yerleşimin M.Ö. XII. yüzyılda bölgeye göç eden Misiler’e dayandığı ve o dönemde Karacabey sınırları içinde Miletepolis adında bir şehir olduğu bilinmektedir. Karacabey ve civarına ilk yerleşenler, günümüzden 4000 yıl kadar önce Orta Asya’dan geldikleri öne sürülen Etiler’dir.

Karacabey, Etiler’den sonra; Misyalılar, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Romalılar dönemlerini sırasıyla yaşamıştır. Bu bilgilere göre Karacabey, o sıralarda Mihaliç adıyla anılmaktadır. 

Osmanlıların Lipodyum (Uluabat) Kalesini 1336 yılında aldığını gören Kalemastarya (Kirmastı-Mustafakemalpaşa) ve Mihaliç (Karacabey) Tekfurları armağanlarla gelerek, Orhan Gazi’ye bağlılıklarını bildirirler ve böylece Karacabey Osmanlı Beyliği sınırları içine katılır. 6 asır kadar Osmanlı egemenliğinde sükûnet içerisinde yaşayan Karacabey, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra 6 Temmuz 1920’de Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, 14 Eylül 1922’de ordumuzun şehre girmesiyle işgalden kurtarılmıştır. 

Kentin belli başlı tarihi eserleri Sultan I. Murat’ın yaptırdığı Ulu Cami, 1457 yılında Karaca Bey tarafından yaptırılan Karacabey Cami (İmaret Cami) ile Karacabey-Bursa yolu üzerinde ve Uluabat kıyısındaki Osmanlı dönemi yapısı Issız Han’dır.

 

Coğrafi Yapı

Marmara bölgesinin güneyinde yer alan Karacabey, 40. kuzey paralelin 25 km kuzeyinde ve 28. doğu meridyenin 20 km doğusunda yer alır. İlçenin yüz ölçümü 1247 km karedir. Karacabey, Marmara Bölgesinin güney Marmara bölümünde, Bursa iline bağlı bir ilçedir. Doğudan Mudanya ve Bursa, güneyden Mustafakemalpaşa ve Susurluk, güneybatıdan Manyas, batıdan Balıkesir’in ilçesi Bandırma ve kuzeyden Marmara denizi ile çevrilidir. Bursa-Çanakkale, Bursa-Balıkesir ve İzmir karayollarının kavşak noktasında yer alması ilçenin önemini arttırır.

 

Yer Şekilleri:

Karacabey Ovası: IV. Jeolojik zamanda meydana gelen çökmeler esnasında oluşmuştur. Bu çöküntü oluğunun daha derin çukurluklara göller yerleşmiştir. Bu göller doğuda Uluabat, batıda Manyas (Kuş Gölü)’dür. Karacabey şehrinin olduğu alan eski bir dolgu deposudur. Ortalama yükseltisi (rakım) 24 m’dir. Kıyı şekillerine baktığımızda; Karadağ’ın hemen denizden itibaren yükseldiğini, falezli kıyılar oluşturduğunu ve bilhassa Malkara, Kurşunlu arasında hilal şekilli küçük koyların bulunduğunu görmektedir. Yeniköy’ün doğusunda Kocadere nehrinin denize döküldüğü yer alüvyonlardan oluşmuş küçük bir delta ovası vardır. Bu delta ovası üzerinde akarsuyun her iki yanında iki “Lagün” gölü yer alır. Bu göllerin adları Arap çiftliği gölü ve Dalyan gölü’dür.

 

Önemli Dağları:

Karadağ: En yüksek yeri 764 m ile Sarnıç Tepe’dir. Karadağ kütlesi, Susurluk nehrinin yardığı bir boğazla Mudanya tepelerinden ayrılır. Mudanya tepeleri veya sırtları genelde plato özelliği gösteren hafif engebeli düzlüklere sahiptir. Bunlar genellikle kıyıdan itibaren yükselirler.


Ovaları:
Karacabey ovası: Bursa ovası’ndan Görükle sırtları ile ayrılır. Mustafakemalpaşa ovası’ndan çok hafif yükseltiye sahip olan Hara sırtları ile ayrılır. Fakat genelde Mustafakemalpaşa ovası, Karacabey ovası’nın devamı gibidir. Batıda ise Susurluk ve Manyas ovaları ile birleşir.

 

Akarsuları:
Susurluk: Simav Çayı adıyla Şaphane Dağları’ndan doğar. Simav gölüne girer ve çıkar. Susurluk ovasına indiğinde adı Susurluk Nehri olur. Karacabey ovasını geçtikten sonra doğudan Nilüfer Çayını, batıdan Karadere’yi alır. Kendi yardığı boğazdan geçerken adı Kocadere olur. Bir delta ovası oluşturarak Marmara Denizi'ne dökülür. Uzunluğu 321 km’dır.

Nilüfer: Uludağ’dan inen birçok derelerle beslenir. Missi köyü yakınında, üzerine Bursa’nın içme suyunu karşılayan Doğancı Barajı kurulmuştur. Bursa ovasını geçtikten sonra batıya döner. Mudanta tepelerine paralel bir şekilde Susurluk nehrine karışır.

Karadere: Yine Şaphane Dağlarına yakın bir alandan doğar. Manyas gölü’ne girer çıkar. Karacabey ovasından menderes çizerek akar. Çalı mahalle yakınlarında Susurluk Nehri’ne karışır. Uzunluğu 160 km’dir. Kemalpaşa deresi ve Orhaneli çayı, Uluabat gölü’ne dökülür. Uluabat gölü’nden bir ayak Uluabat deresi adıyla Susurluk Nehri'ne karışır.

 

Gölleri:
Uluabat (Apolyont): Yüz ölçümü 134 km2, derinliği büyük bölümünde 1-2 m’yi geçmez. Uzunluğu 25 km genişliği 14 km’dir. Uluabat Gölü günden güne çevreden ortaya doğru sığlaşmaktadır. Su rengi kirli beyaz renktedir. Dibi çamurlu bir yapıya sahiptir. Bilhassa rüzgârlı havalarda daha bulanık bir hal alır. Kuzeybatı kıyıları sazlık bir yapıya sahiptir. Suları tatlıdır. Yakın zamana kadar yoğun kerevit bulunan bir göldü. Aşırı avlanma ve gölün kirlenmesi sebebiyle kerevitin nesli kuruduğu gibi, balık türleri de azalmış ve tükenmek üzeredir. Yazın suları çekilir. Gölün alanı daralır. Suların çekildiği yerler tarım arazisi olarak kullanılır.

 

Göletleri:

Son yıllarda tarımda suya duyulan ihtiyaç nedeniyle Keşlik, Dağkadı, Bayramdere ve İnkaya Göletleri yapılmıştır.

 

İklim ve Bitki örtüsü:

Karacabey iklimi, Akdeniz ikliminin az da olsa Karadeniz iklimine geçiş özelliği gösteren şeklidir. Yazlar Akdeniz kadar kurak ve sıcak olmaz. Kışlar ılık ve yağışlıdır. Akdeniz’e göre kış sıcaklıkları daha düşüktür. Yöremizde yazlar genellikle kurak geçmektedir. Bu kuraklık çoğu zaman Sonbahara uzanır. Sonbahar yağışlarının geciktiği yıllarda tarımda büyük bir karamsarlık yaşanır. Yöremizde kış mevsimi ılıman bir yapıya sahiptir. Yağışlar çoğunlukla yağmur şeklinde görülmektedir. 5 yıllık rasatlara göre yıllık sıcaklık ortalamasının 14 C° olduğu, en yüksek sıcaklığın Ağustos ayında 38.5 C° olarak tespit edildiği, en düşük sıcaklığın ise. Şubat’ta -9.7 C° olduğu meteorolojik verilerden anlaşılmaktadır. Karacabey'in yıllık yağış miktarı; 29 yıllık rasatlara göre ortalama 562 mm’dir.

Karacabey’in topraklarını örten bitki varlığı, Marmara Bölgesi'nin genel özelliklerini vermekle birlikte, denize yakın yöreleriyle, kırsal alanları farklılıklar göstermektedir. İlçenin kuzeyindeki denize yakın kısımlarda Akdeniz bitkileri, ılımlı kışlara dayanan nemi seven ormanlar yetişmiştir. Ormanlarımızda meşeye sıkça ve bolca rastlanır. Yöre arazisi zeytinciliğe elverişlidir. Yine denize yakın olan yerlerde narenciye türü bitkilerinin de yetiştiği gözlenmektedir. Bunun yanında yüksek yerlerde Karadağ'da sert geçen kışlara dayanan koru orman alanları da vardır. Bu kesimlerde bol miktarda ıhlamur ve kayın bulunur. Akdeniz iklimine uymuş bitki topluluğu içinde bulunan davulga, defne, süpürge çalısı, kocayemiş, taş meşesi gibi bikri türlerine yörede sıkça rastlanır. “Pistikoz bayırları” olarak bilinen kırsal kesim yükseltilerin de sadece karaçalı denilen bitki türüne rastlanılmaktadır.

 

Anasayfaya Dön

İçerik Ekleme Tarihi : [07-Eki-2019]

İçerik Görüntüleme : [10.431]