Gelecek Benlik Çalışmaları ve Kültürel Atmosfer

Tüm insanlar zihinsel bir yaşam çizgisi temsiline sahiptirler (Weger ve Pratt, 2008; Arzy vd., 2009). Bireylerin geçmişteki olayları, gelecekte gerçekleşmesi muhtemel olayları, karşılaştıkları kişileri, yaşadıkları duyguları vs. böyle zaman çizgilerinde temsil ettiklerine ilişkin olarak psikoloji literatüründe çokça çalışma var ise de kişinin kendi benliğini bu zaman çizgisinde konumlandırış tarzı hakkında görece kısıtlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Oysa olayların, kişilerin, deneyimlerin farklı zamanlarda gerçekleşmesi gibi benlik de bireyin yaşam çizgisine eşlik etmekte ve onun deneyimleri doğrultusunda şekillenmektedir.

Esasında benliğin zaman içerisindeki yolculuğuna değinen ilk kişilerden biri, aynı zamanda modern psikolojinin kurucularından olan William James’tir (1890). W. James Psikolojinin İlkeleri adlı eserinde farklı zamanlarda ve farklı koşullar altında (örn. toplumsal koşullar gereği farklı rollere büründüğümüzde) farklı benliklere sahip olduğumuzu, bununla birlikte genel olarak bakıldığında “kişisel bir aynılık hissinden”, yani bütünleşik bir benlikten söz etmenin de kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadır.

Son yıllarda görgül araştırmaların ve özel olarak deneysel yöntemin yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin, benliklerinin farklı zamanlardaki durumuna ilişkin öngörülerini incelemek de mümkün hale gelmiştir. Bu bağlamda özgün bir çalışma alanını da gelecek benlik ile ilgili çalışmalar oluşturmaktadır. Kişilerin, benliklerinin gelecekteki durumuna ilişkin değerlendirmelerini ve bu değerlendirmeler doğrultusunda verdikleri kararları çalışmak genel olarak araştırmacının belirli yönlendirmeleriyle veya çeşitli teknolojik gereçlerle kişiyi “gelecekteki haline maruz bırakmak” gibi yöntemlerle mümkün olmaktadır. Örneğin Hershfield vd. (2011) yetişkin katılımcıları simülasyonla yaşlandırılmış hallerine maruz bırakarak, kendilerine verilen bir maddi kaynağın ne kadarlık bir dilimini biriktireceğini (gelecek benliği kayırma düzeylerini) incelemiştir. Atance ve Meltzoff (2005) ise 3,4 ve 5 yaşındaki çocuklara daha önce karşılaşmadıkları senaryolar sunarak, çocukların sahip oldukları genel olay şemalarından bağımsız olarak gelecek-yönelimli bir düşünce biçimine sahip olup olmadığını araştırmıştır.

Bu alanda yapılan çalışmalar genel olarak insanların 4 yaşından itibaren, benliklerinin gelecekteki durumuna ilişkin öngörülerde bulunabildiklerini; üstelik bunu benliklerinin mevcut durumundan sıyrılarak yapabildiklerini göstermektedir. Bununla birlikte bu yeteneğin bireyler arası farklılaşan yönleri olduğunu söylemek de mümkündür. Tüm insanların gelecekteki duygu durumları hakkında düşünebiliyor olması bu duygu durumu iyileştirecek adımlar atmalarını, örneğin “bugünün işini yarına bırakmamalarını” garanti etmemektedir (Sirois ve Pychyl, 2013). Pek çok kişi gelecek benliğini zora sokacak şekilde “erteleme davranışı” sergilemektedir. Çalışmalar insanların gelecek benlikleri hakkında düşünmeye zorlandıklarında ise bu tip “geleceği değersizleştiren” eylemlerden daha fazla kaçındıklarını, örneğin geleceğe daha fazla kaynak aktardıklarını göstermektedir (Hershfield vd. 2011). Bununla birlikte henüz tam olarak aydınlatılamamış bir konu, söz konusu deneysel manipülasyonların kişiyi gelecekteki benliği hakkında düşünmeye zorladıkları için mi, yoksa yalnızca "geleceğin kendisi" hakkında düşünmeye zorladıkları için mi böyle bir etki ortaya çıkardığıdır. Bu alanda çalışan araştırmacılar için önemli bir kavramsal problem "gelecek benliğin" gelecekte elde edilecek olan fayda ve zararlara ilişkin öngörülerden bütünüyle farklı olup olmadığını test edebilecek bir yöntemin (henüz) eksik olmasıdır.

Gelecek benlik literatürü hakkında değinilmesi gereken bir diğer husus da bu çalışmaların köken aldıkları teori ve yaklaşımlardır. Bilimsel çalışmalar yalnızca sonuçları bakımından değil, dayandıkları temel varsayımlar bakımından da içinde bulundukları çağı ve kültürü yansıtmaktadırlar. Gelecek benlik hakkında yapılan çalışmaların da günümüzde Batı ülkelerinde yaygın şekilde görülen kapitalist ekonomik sistemlerin iki tipik özelliğini yansıttığını söylemek mümkündür: Çoklu-benlikler ve geleceğe yatırım arzusu.

Gelecek benlik çalışmaları benliğin yalnızca zaman çizgisi üzerinde farklılaşmakla kalmadığını, aynı zamanda farklı rol ve koşullara bağlı olarak da değişim gösterdiğini ileri süren “çoklu-benlik modelleri” varsayımına dayanmaktadır (van Gelder vd. 2013). Böyle bir varsayım işbölümünün yaygın şekilde görüldüğü, insanlardan farklı mekânlarda farklı benlik sunumları yapmalarının beklendiği günümüz Batılı toplumlar için oldukça işlevseldir. Benzer şekilde aynı toplum yapısı, Max Weber’in tarihsel süreçte “Protestan ahlâkının” bir sonucu olarak nitelendirdiği sermaye ve kaynak birikimini de teşvik etmekte, bu da geleceğe yatırım yapan davranış ve düşüncelere olumlu bir özellik atfedilmesine yol açmaktadır. Örneğin geleceği değersizleştirmek, görevleri ertelemek, geleceğe kaynak aktarmamak, hazzı ertelememek gibi eğilimler düşük iyi oluş haliyle ilişkilendirilmekte ve bu durumu değiştirmeye yönelik öneriler aktarılmaktadır. Sonuç olarak gelecek benlik çalışmaları bir yandan içinde bulunduğumuz kültürün çeşitli beklenti ve yargılarını yansıtmakta; diğer yandan benliği içinde bulunduğumuz dönemden koparabilme ve farklı zamanlardaki durumuna ilişkin akıl yürütebilme becerimize odaklanarak gelişimsel bir perspektif sunmaktadır. 
***
Orijinal çalışmalar için kaynak listesi:
Arzy, S., Adi-Japha, E. ve Blanke, O. (2009). The mental time line: An analogue of the mental number line in the mapping of life events. Consciousness and Cognition, 18(3), 781-785.

Atance, C. M. ve Meltzoff, A. N. (2005). My future self: Young children's ability to anticipate and explain future states. Cognitive Development, 20(3), 341-361.

Hershfıeld, H. E., Goldsteın, D. G., Sharpe, W. F., Fox, J., Yeykelıs, L., Carstensen, L. L. ve Baılenson, J. N. (2011). Increasing saving behavior through age-progressed renderings of the future self. JMR, Journal Of Marketing Research, 48, 23-37. http://doi.org/10.1509/jmkr.48.spl.s23

James, W. (1890). The principles of psychology, https://archive.org/…/t…/theprinciplesofp01jameuoft_djvu.txt

Sirois, F. ve Pychyl, T. (2013). Procrastination and the priority of short term mood regulation: Consequences for future self. Social and Personality Psychology Compass, 7(2), 115-127.

Van Gelder, J. L., Hershfield, H. E. ve Nordgren, L. F. (2013). Vividness of the future self predicts delinquency. Psychological Science, 24(6), 974-980.

Weger, U. W. ve Pratt, J. (2008). Time flies like an arrow: Space-time compatibility effects suggest the use of a mental timeline. Psychonomic Bulletin & Review, 15(2), 426-430.

Görsel kaynağı:
http://activistsjourneytolife.blogspot.com/…/day-640-self-c…

Anasayfaya Dön

İçerik Ekleme Tarihi : [07-Eki-2019]

İçerik Görüntüleme : [601]