Etnik Kimliği Ölçme Sorunu

Kimlik gelişimi, bireyin kendisini daha geniş bir toplumsal bağlam içinde bir grup üyesi olarak tanımlama sürecini içerir ve bireylere tutarlı bir benlik hissi kazandırır. Kimlik gelişiminin, ergenlik döneminde karşılaşılan kritik bir gelişim görevi olduğu ve bunun çözülmesinin yetişkinlikte yol gösterici bir çerçeve olarak görev yaptığı ileri sürülmektedir. Kimliğin özel bir yönü olan etnik kimlik, küresel göçlerden ve değişen demografik özelliklerden dolayı günümüzde önemi gittikçe artan bir konu olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, etnik kimlik gelişimine odaklanan gelişimsel ve sosyal perspektiflere değinilerek kullanışlı bir model önerilecektir.

Etnik kimlik oluşumunun psikolojik olarak çalışılması, Erik Erikson’un (1968) Ego Kimlik Gelişim Modelinden (EKGM) kök salmıştır. Erikson kimlik oluşumunun, geniş sosyal benlik kavramının önemli kimlik alanlarını keşfetme ve bağlılık geliştirme (exploration and commitment) süreciyle gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Hangi gruba ait olunacağının keşfiyle başlayan bu sürecin sonunda bu gruba hissedilen bağlılıkla sonuçlanan başarılı bir kimlik edinimi olması beklenmektedir. Erikson’a göre, kişinin bir kimlik bileşenine bağlılığının her zaman olumlu olması gerekmemektedir. Bireyin sosyal kimliğini keşfetmesi sonucu, geniş sosyal benlikleri hakkındaki duygularını çözeceğini belirtmektedir. Kimlik çocukluk döneminden başlayarak, özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemleri boyunca gelişmeye devam eder. Yetişkinlik dönemine kadar başarılı bir kimliğin elde edilmesi beklenir. Erikson’un modelinden yola çıkan Marcia (1980), bireyleri keşif ve bağlılık düzeyine dayanan dört kimlik statüsünden birine göre sınıflandırdı. Bunlar yaygın, engellenmiş, ertelenmiş ve başarılı (diffuse, foreclosed, moratorium, and achieved) kimlik statüleri olarak adlandırılmıştır. Bu tipolojiye göre, bir kimliği keşfetmemiş ya da bağlılık geliştirmemiş olan kişiler yaygın kimlik statüsünde kabul edilir iken, keşfetmiş ancak henüz bağlılık geliştirmemiş olanların ertelenmiş kimlik statüsünde olduğu kabul edilir. Buna karşılık, belirli bir kimliği keşfetmemiş ancak bağlılık geliştirmiş kişiler engellenmiş kimlik statüsünde olduğu düşünülürken, hem keşfetmiş hem de bağlılık geliştirmiş kişilerin başarılı kimlik statüsünde oldukları düşünülmektedir.

Benliği farklı parçalara ayıran ve sosyal kimliklere odaklanan Sosyal Kimlik Kuramına (SKK; Tajfel ve Turner, 1979) göre ise, etnik kimlik bireyin benlik kavramının bir parçası olarak tanımlanan sosyal kimliğinin bir yönüdür. Kuram, kimliğin belirli bir gruba ait olma duygusundan ve bu grup üyeliği duygusuna eşlik eden duygusal bileşenden geliştiğini ileri sürmektedir. Ayrıca, bireylerin benlik saygısının grup aidiyet duygusundan kaynaklandığını ve sonuçta grup üyeliği için olumlu tanımlar sağlayan grupların da olumlu benlik saygısı üreteceğini belirtmektedir.

Etnik kimlik gelişimine odaklanan araştırmacılar Erikson'un (1968) EKGM’den, ve Marcia’nın (1980) kimlik statülerinden ve SKK’dan hareketle etnik kimliğin bileşenlerini ortaya koymaya çalışmışlardır (Phinney. 1989; Umaña-Taylor ve ark., 2004). Phinney (1992) etnik kimlik gelişimini etnisitenin keşfinin eksikliği ile başlayan, etnik kimliğinin keşfiyle devam eden ve nihayetinde etnik kimliğinin ne anlama geldiğinin çözümü ile biten üç aşamalı bir süreç olarak nitelendiren bir model geliştirdi. Etnik kimliğin gelişimi kimliğin çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik sürecinde keşfedilmesi ve bağlılığın geliştirilmesi düzeyine göre açıklanır. Phinney (1992) tüm etnik gruplar için ortak olabilecek etnik kimliğin genel yönlerini belirlemek amacıyla Çok-gruplu Etnik Kimlik Ölçeği'ni (MEIM) geliştirdi. MEIM doğrulama / aidiyet, başarı ve etnik davranış olmak üzere 14 maddelik 3 alt ölçekten oluşmaktadır. Bu 3 alt ölçeğin birbirleriyle ve benlik saygısıyla olumlu bir ilişkiye sahip olduğu bulunmuştur. Daha sonra ölçek üzerine yapılan bir dizi çalışma ölçeğin tek faktörlü bir yapıya işaret ettiğini gösterdiler.

Umaña-Taylor ve ark. (2004) MEIM’in üç alt ölçekten oluşmasına rağmen, genellikle tek bir ölçek olarak kullanılmasını ve 14 maddenin toplam puanının bireylerin etnik kimlik başarı derecelerini değerlendirmek için kullanılmasını eleştirirler. Başarılı etnik kimlik ediniminin etnik gruplarıyla ilgili olumlu duygulara verilen cevaplar hesaplanarak değerlendirilmemesi gerektiğini ifade ederler. Mevcut ölçüm araçlarıyla yapılan çalışmaların etnik grupla düşük düzeyde özdeşleşmenin sağlıksız olabileceğini düşündürtmeleri, etnik kimlik oluşum sürecinin hangi yönünün olumsuz sonuçlar ile ilişkili olduğunu çözmeyi gerektirir. Araştırmacılar etnik kimliğin keşif, kararlılık (resolution) ve olumlama (affirmation) bileşenlerinden oluştuğunu ve bunların birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten bir model geliştirdiler. Model bağlılık sürecini kararlılık ve olumlama olarak iki farklı süreç şeklinde ayırır. Olumlama etnik gruba karşı hissedilen duygu olarak tanımlanırken, karalılık etnik grubun kendisi için ne anlama geldiğini bilme olarak tanımlanmıştır. Model etnik köklerinin kendi sosyal benliklerinin önemli bir bileşeni olduğunu hisseden, kimliğini keşfetme sürecine giren, etnik grubuyla ilgili duygularını çözmeye çalışan ve etnik kimliğinin yaşamında oynadığı rolü olumlamaya çalışan bireylerin deneyimlerini kapsamaktadır.

Etnik kimlik üzerine yapılmış çoğu araştırma, başarılı bir etnik kimliğin grupla olumlu bir özdeşleşme ile elde edileceğini ima eden varsayımlar dikkate alınarak yürütülmüştür. Bu tür araştırmalarda, kritik nokta etnik kimlik oluşum sürecine odaklanmak yerine birinin etnik grubuna karşı olumlu tepkisine odaklanmaktır. Yukarıda belirtilen modellerden de anlaşılacağı gibi, etnik kimlik birçok bileşene sahiptir. Etnik kimlik değerlendirilirken kimliğin farklı bileşenleri ve bu bileşenlerin doğuracağı sonuçlar göz önüne alınmalıdır. Aksi takdirde, etnik kimlikle ilgili olumsuz sonuçların (düşük benlik saygısı gibi) etnik kimlik oluşumunun hangi yönünden kaynaklandığını çözmek mümkün olmaz. Umaña-Taylor ve arkadaşlarının (2004) geliştirdikleri model etnik kimliğin bileşenlerini ve bu bileşenlerin diğer olgularla ilişkisini anlamamızda yardımcı olabilir. Umaña-Taylor ve arkadaşları (2004) Filipinli iki kadının kimlik edinme sürecini örnek vererek etnik kimliğin bileşenlerinin anlaşılmasına yardımcı olmuşlardır. Her iki kadın kültürel etkinliklere katılarak, Filipinler'in tarihi hakkında kitap okuyarak ve aileleri ile Filipinler kültürünü konuşarak etnik kökenlerini keşfettiler (Keşif). Ayrıca, ikisi de Filipinli olmanın onlara ne anlam ifade ettiği konusunda net fikirlere sahipler (Kararlılık). Ancak kadınlardan birisi Filipinli kökenli olmak ile ilgili çok olumlu duygular hissederken, diğer kadın kendine has bir Filipinli kültürünün olmayacağını düşünerek olumsuz duygular hissetmiştir (Olumlama). Her iki kadın da etnik kimliklerinin anlamını araştırmışlardır ve çözmüşlerdir. Her ne kadar farklı çıkarımlara varmış olsalar da, yine de aynı işlemi yapmışlardır. Araştırmacılar yaptıkları çalışmalarla varsayımlarını doğrulayan bulgulara ulaşarak, etnik kimliği bir bütün olarak ele almak yerine etnik kimliğin farklı bileşenlerine odaklanmak gerektiğini göstermişlerdir.

Ana Kaynaklar:
Phinney, J. S. (1992). The Multigroup Ethnic Identity Measure:Anewscale for use with diverse groups. Journal of Adolescent Research, 7(2), 156-176.
http://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/074355489272003

Umaña-Taylor, A. J., Yazedjian, A., & Bámaca-Gómez, M. (2004). Developing the ethnic identity scale using Eriksonian and social identity perspectives. Identity, 4,9 – 38.
http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1207/S1532706XID0401_2

Görsel:
http://www.sabah.com.tr/…/04/etnisite-ve-etnik-kimlik-mesel…

Anasayfaya Dön

İçerik Ekleme Tarihi : [07-Eki-2019]

İçerik Görüntüleme : [911]