Ben ve Anılarım, Anılarım ve Ben

Kim olduğumuza dair algılarımız, anılarımız ile yakından ilişkili görünmektedir. Bu konuda kuramsal tartışmalar çokça bulunmakta iken ampirik çalışmalar yavaş ilerlemektedir. Benliği incelemede kullanılacak yöntemlerin oluşturulmasındaki zorluklar bunun bir nedeni olmuştur. Nörogörüntüleme yöntemleri ve nöropsikolojik bozukluklar gösteren bireyler ile yapılan çalışmalar bu noktada destek sağlamıştır; ama benlik ve belleğin birbirinden bağımsız olarak ele alınmaları da aralarındaki ilişkilerin incelenmesini pek mümkün kılmamıştır (Prebble, Addis ve Tippett, 2012). Prebble ve çalışma arkadaşları bu noktada bir model önererek bu boşluğu doldurmayı amaçlamışlardır. Bu model benliği iki boyut üzerinde tanımlar: (1) öznel ve nesnel, (2) şu an ve zamanda genişletilmiş. Birinci boyut fenomenolojik deneyimimiz ile benliğimize dair zihinsel temsilimizi ayırır; ikinci boyut benliğimizin şu anı ile zaman boyunca genişletilmiş yönleri arasında ayrım yapar. Benliğin bu dört bileşeninin otobiyografik bellek ile farklı biçimlerde ilişkileri tartışılmış ve test edilmeyi bekleyen dört varsayım öne sürülmüştür: (1) Şu ana dair benliğin öznel deneyimi episodik bellek için gereklidir. (2) Otobiyografik belleğin hem semantik hem episodik yönleri şu ana dair uyumlu bir benlik kavramı için önemlidir. (3) Episodik bellek fenomenolojik süreklilik için temeldir. (4) Otobiyografik belleğin semantik yönleri benliğin semantik sürekliliği için temeldir. 


Bu modelin temeline bakarsak; otobiyografik bellek insanlara geçmişte yaşamış oldukları olayları hatırlamalarını sağlayan bir sistemdir. Bu sistemde bilgiler çeşitli biçimlerde organize olmuştur. İki önemli kuram otobiyografik bellek ve benlik algısı ilişkisine ışık tutmaktadır. Tulving’in (1984) episodik ve semantik bellek ayrımı çerçevesinde episodik belleğin benlik algısı için önemli olduğu görünmektedir; episodik bellek orijinal yaşantıyı şu ana taşıyarak bireyin genişletilmiş zamandaki varlığı için bir deneyim sağlar. Conway ve çalışma arkadaşları (2004) ise, benliğin zihinsel temsilini yapılandırma sürecinde otobiyografik belleğin soyutlanmış ve "anlamsallaştırılmış" biçimlerini vurgular. Prebble ve arkadaşlarının iki boyutlu benlik modeline göre Tulving’in kuramı benliğin öznel, Conway’in kuramı ise benliğin nesnel yönünü temsil etmektedir. Conway (2005) ayrıca çalışan benlik olarak adlandırdığı yönetici bir kontrolün otobiyografik bellek ile ilişkisini yansıtan bir bellek sistemi (benlik – bellek sistemi; self – memory system, SMS) öne sürmüştür. Çalışan benlik, benlik ile ilgili hedefler ve algılar arasındaki uyuşmazlıkları azaltarak uyumluluğu sürdürür ve anıların kodlanması, oluşturulması, depolanması ve geri getirilmesinde de aktif bir rol oynar. Anıları benliğe dair hedefler ve inançlarla tutarlı olması için şekillendirir. Bu etkileşimlerden de benliğin sabit bir zihinsel temsili olarak kavramsal benlik ortaya çıkar. Sonuç olarak benlik – bellek sistemi, benlik ve bellek arasında iki yönlü bir ilişki öne sürer: Otobiyografik bellek benliğe dair zihinsel temsilimizi yapılandırmada kullanılır ve sonuçta oluşan kavramsal benlik de belleğin depolandığı, yapılandığı ve ulaşıldığı yolu gösterir.


Prebble ve arkadaşlarının modeli halen test edilmeyi beklerken araştırmalar daha çok Conway’in benlik – bellek sistemini dayanak noktası almışlardır. Bu sistem içerisinde benlik ve bellek arasındaki ilişkiyi inceleyen Rathbone ve Moulin (2014) şu sorudan hareketle yola çıkmışlardır: Birey kendine dair üretmiş olduğu benlik ifadelerinin ardından otobiyografik anılarını daha kolaylıkla geri getirebilir mi? Bu araştırmada bireyler kendilerine yönelik ard arda benlik ifadeleri üretmişler, ardından bu ifadelerden bazıları ipucu olarak kullanılıp bireylerden o ifade ile ilgili anılarını geri getirmeleri istenmiştir. Görülmüştür ki ilk sıralarda üretilen benlik ifadeleri bireylerin kendilerine göre benliklerinin daha önemli yönleri olmuş ve bu ifadeler için daha fazla sayıda anı geri getirilmiştir. Dolayısıyla bireyin benliğine dair algılarının otobiyografik anılarının akışı üzerinde olumlu etkiler yarattığı görülmüştür. Acaba tersi yol da mümkün olabilir mi?: Otobiyografik anıları geri getirme benlik kavramlarına erişimi olumlu etkiler mi? Charlesworth, Allen, Havelka ve Moulin (2015) bu sorunun yanıtını aramıştır. Araştırmacılar, otobiyografik anıları zihne geri getirmenin ardından bireylerin benliklerine yönelik üretecekleri ifadelerde bir akıcılık (kontrol koşuluna göre daha fazla sayıda ifade üretme) olacağını beklemişlerdir. Bulunan da bu olmuştur. Bu bulguya nasıl ulaştıklarına bakarsak; öncelikle, bir grup geçmişlerine dair kişisel bir olay yazarken diğer grup güneş sistemi ile ilgili kişisel bilgi içermeyen bir tanımlama yazmıştır. Ardından her iki grup da kim olduklarına dair birtakım ifadeler üretmişlerdir. Gruplar karşılaştırıldığında önce otobiyografik anı üreten bireyler daha sonra daha fazla sayıda benlik ifadesi üretmişlerdir. Yani otobiyografik hatırlama benlik kavramlarına erişimi arttırmıştır. Bu iki araştırmada benlik ve belleğin iki yönlü olarak sıkı bir ilişki içinde olduğu görünmektedir. 


Bu noktada benliği önce bir tarafa koyduğumuzda biliyoruz ki bellek, olayların olduğu gibi korunması değil oldukça yapılanan bir süreçtir. Şimdi bu sürece benliği dahil ettiğimizde benliğin belleğimizin yapılanması sürecinde nasıl roller oynayabileceği konusuna yaklaşmak bizi belki de etkileyici sonuçlar ile karşı karşıya bırakabilir… Bununla birlikte benlik ve bellek etkileşimine genç yetişkinlerin yanında bir de ileri yetişkinlerin zihinlerinden bakmak benlik algıları ve otobiyografik anı etkileşimleri için acaba bize neler gösterecektir? Anneannemin ulaşmak için istediğim anıları için belirli benlik yönlerini ona vurgulamam işe yarayacak mıdır?

Kaynaklar:
Charlesworth, L. A., Allen, R. J., Havelka, J., & Moulin, C. J. A. (2016). Who am I? Autobiographical retrieval improves access to self-concepts. Memory, 24(8),1033-1041.
Conway, M. A. (2005). Memory and the self. Journal of Memory and Language, 53(4), 594–628. 
Conway, M. A., Singer, J. A., & Tagini, A. (2004). The self and autobiographical memory: Correspondence and coherence. Social Cognition, 22(5), 491–529.
Prebble, S. C., Addis, D. R., & Tippett, L. J. (2013). Autobiographical memory and sense of self. Psychological Bulletin, 139(4), 815–840.
Rathbone, C. J., & Moulin, C. J. A. (2014). Measuring autobiographical fluency in the self-memory system. Quarterly Journal of Experimental Psychology, 67(9), 1661–1667.
Tulving, E. (1984). Relations among components and processes of memory. Behavioral and Brain Sciences, 7(2), 257–268.
Görsel: https://vuwautobiographicalmemory.com/

Anasayfaya Dön

İçerik Ekleme Tarihi : [07-Eki-2019]

İçerik Görüntüleme : [1.094]