Gruplar-arası Etkileşim Süreçlerinde Etnik/Göçmen Grup Üyelerinin Tutumları mı Çoğunluk Statüsü Grup Üyelerinin Tutumları mı Belirleyicidir?

Bir toplum içerisinde kültürlerin ya da (etnik/azınlık) grupların iyi temsil edilmediği durumlarda psikolojik fonksiyonların merkezinde etnisiteye ya da azınlık grup statülerine yönelik tutumlar yer alır (Phinney, 1996). Bu durumda etnik kimlik olgusunun çoğunluk statüsündeki grup üyelerinden ziyade azınlık statüsündeki grup üyeleri için daha önemli olduğu söylenebilir. Etnik kimliğin psikolojik rollerine dair sorun ve sorular çoğunlukla bireylerin bireysel ve kolektif/sosyal benlikleriyle ilişkilendirilmektedir. Yani bireyler kişisel değerlerine dair algılarını sosyal bağlamlarından hareketle oluştururlar ve bu bağlamlar çoğunlukla bireylerin etnik ya da kolektif kimlikleridir (Verkuyten ve Nekuee, 2001). Tajfel (1981) sosyal kimliklerin, grup üyeliğiyle ilişkili bilgi, değer ve duygusal anlamları içinde barındıran benlik kavramının birer parçaları olduğunu belirtmiştir. Bu noktadan hareketle sosyal kimlik süreçlerinin bilişsel, duygulanım ve eylemsel boyutları içinde barındırdığı söylenebilir (Doosje ve Ellemers, 1997). Bu boyutların fonksiyonları ve belirgin olma durumları Benlik-kategorizasyonu kuramı aracılığıyla anlaşılabilir. Benlik-kategorizasyonu kuramına göre, benlik-kavramının sürekli olmayan bileşenleri hem bireysel kaynaklar hem de grup temelli kaynaklar üzerinden şekillenir (Verkuyten ve Nekuee, 2001). Bireylerin sosyal kimlikleri belirgin olduğunda kendi kişisel farklılıklarından ziyade ait oldukları grubun benzer özelliklerini taşıyan grubun bir prototipi olarak benliklerini sergilerler. Diğer bir deyişle bireyler kendilerini diğer grup üyeleriyle birlikte sosyal kategorilerin birer örnekleri olarak görürler ve benliklerine dair atıflarını grup üzerinden gerçekleştirirler. Fakat benliğe dair atıflar sadece grup üyeliği üzerinden gerçekleştirilmez; aynı zamanda durumsal faktörler ve yaşam deneyimleriyle de ilişkili olarak geliştirilirler (Ethier ve Deaux, 1994). Benlik kategorizasyonları düzeyi (bireysel ve kolektif benlik arasındaki ilişkinin derecesi), algılanan ayrımcılık, öz değerlendirme, benlik saygısı gibi faktörler benliğe dair atıfların niteliklerini belirleyen kaynaklar olarak adlandırılabilirler. Bu durumda benlik kaynakları temel iki gruba ayrılabilir: bireysel kaynaklar ve grup temelli kaynaklar. Bireyin, bireysel kaynaklarına dayanarak kendisini nasıl değerlendirdiğiyle grup temelli kaynaklarına dayanarak kendisini nasıl değerlendirdiği birbirinden farklı durumlardır. Örneğin, benlik saygısı hem kişisel hem de grup temelli kaynaklardan beslenir; kişisel kaynaklara dayandığında kişisel benlik saygısı ve grup temelli kaynaklara dayandığında kolektif benlik saygısı olarak nitelendirilir. Kişisel ve kolektif benlik saygısının birbirine bağlı olduğu düşünülse de ikisi arasındaki ilişkinin derecesi durum ve koşullara göre değişiklik gösterebilir. Verkuyten ve Nekuee (2001) kişisel ve etnik benlik saygısı arsındaki bağın derecesinin bireyin etnik benlik kategorizasyonu düzeyine bağlı olduğunu ileri sürmektedir. Etnik azınlık grup üyeleri genellikle grup temelli kaynakları üzerinden benlik saygılarını yapılandırırlar. Benlik kategorizasyonlarında etnik kimliklerinin daha baskın olduğu gözlemlenir. Bu durum algıladıkları ayrımcılık durumlarında da belirgin bir şekilde ortaya konmuştur. Taylor ve ark. (1993) azınlık grup üyelerinin bireyselden ziyade daha çok grup üyeliği üzerinden ayrımcılık algıladıklarını ortaya koymuşlardır. Fakat etnik benlik kategorizasyonu yüksek olan bireylerin bireysel/grup ayrımcılığı çelişkisi yaşadıkları bir çok çalışmada belirtilmiştir (Taylor ve ark., 1993). Bu durumda, etnik benlik kategorizasyonu yüksek olan bireylerde iç-grup benliğin bir parçası haline gelir ve bu bireylerin kişisel/grup ayrımcılığı çelişkisi yaşamaları daha muhtemel olur. Azınlık/etnik azınlık/göçmen ya da mülteci grup üyelerinin algıladıkları ayrımcılıkla ilgili (bireysel ya da grup temelli) atıfları, etnik benlik katigorizasyonu düzeylerinden etkilendiği gibi, algılanan ayrımcılığın yarattığı stresle baş etme stratejileri de grup üyelerinin benlik saygılarının temellendirildiği kaynaklardan etkilenir. Endler ve Parker (1990) algılanan ayrımcılığın yarattığı stresle baş etme yollarını iki düzeyde incelemişlerdir: 1. Duygu-odaklı başa çıkma stratejileri ve 2. Problem (eylem)-odaklı başa çıkma. Duygu-odaklı başa çıkma stratejileri kaçınma, görmezden gelme, inkar gibi bireysel benlik saygısıyla olumsuz olarak ilişkilendirilen davranışları içerir; eylem-odaklı başa çıkma stratejileri ise kişisel benlik saygısıyla olumlu bir ilişkiye sahip olan tavsiye arayışı ve resmi düzeyde başvuruları içerir. Verkuyten ve Nekuee’nin (2001) yaptıkları çalışmada etnik benlik kategorizasyonu yüksek olan bireylerde iki türlü baş etme stratejisinin de bireylerin etnik benlik saygılarıyla ilişkili olduğunu bulmuştur. Bu durumda göçmen/mülteci/etnik azınlık grup üyelerinin etnik benlikleri kişisel benliklerinin büyük bir parçasını oluşturur ve bu da iki benlik arasında güçlü bir ilişkiye tekabül eder; bu güçlü ilişki kişinin kendisini daha çok etnik kimliği üzerinden değerlendirmesine ve davranışlarını belirlemesine yol açar. 


Gruplar arası ilişkilerde etnik/göçmen/mülteci grup üyelerinin tutum ve davranışlarını belirleyen unsurların önemli etkilerinden bahsederken çoğunluk grup statüsündeki bireylerin de bu grup üyelerine karşı tutumlarının gruplar arası ilişki süreçlerinde etkin rol oynadığı göz önünde bulundurulmalıdır. II. Dünya Savaşı sonrasında değişen toplumsal dengeler (göçler, sınırların yeniden çizilmesi) araştırmacıların gruplar arası ilişkilere yönelmelerine yol açmıştır. Gruplar-arası ilişkilerde sadece azınlık grubun değil aynı zamanda çoğunluk statüsündeki grup üyelerinin tutumları da bu ilişkilerin niteliğini belirlemektedir bu yüzden Allport (1954) Gruplar-arası Temas Kuramı’nı oluşturmuştur. Gruplar arası temas için dört durumsal koşulun oluşması gerekmektedir: 1. Eşit statü, nihai durumda farklı grup üyelerinin eşit statü beklentileri (eğitim, hukuk, iş, v.b.) karşılanmalıdır, 2. Ortak hedefler, önyargı ve ayrımcılık gibi durumları azaltmaya yönelik ortak hedeflerin belirlenmesi ve hedeflere yönelik aktif çabaların gerçekleştirilmesi gerekmektedir, 3. Gruplar arası işbirliği, ortak hedeflerin elde edilmesi sürecinde gruplar arası rekabet olmadan ortak çaba harcanması gerekmektedir, 4. Otorite desteği, yasa ya da gelenek gibi unsurların gruplar arası etkileşim ve teması desteklemesi gerekmektedir. Gruplar arası temas kuramından hareketle çoğunluk grup statüsündeki bireylerin de gruplar arası etkileşim sürecinin önemli bir parçası olduğu görülmektedir. Kendilerini sosyal bağlamları üzerinden var eden bireylerin dış grup üyelerine dair tutumları da içinde bulundukları bağlamlardan etkilenmektedir. Bu bağlamlar temelde aile, akran ve gruplar arası arkadaşlıkları içermektedir. Miklikowska (2017) çalışmasında ebeveynlerin dış grup üyelerine yönelik önyargıyla ilişkili tutumlarının, ergenlerin önyargıyla ilişkili tutumlarını etkilediğini ortaya koymuştur. Dış grup üyelerine karşı olumsuz tutumlar sergileyen ebeveynlere sahip olan ergenlerin de aynı tutumları sergiledikleri söylenebilir. 


Gruplar arası etkileşimde (önyargı, algılanan ayrımcılık) etnik/göçmen/mülteci grup üyelerinin tutumları kadar çoğunluk statüsündeki grup üyelerinin de tutumları önemlidir. Bu bakımdan gruplara arası ilişkilerin değerlendirilmesi sürecinde her statüdeki belirgin tutumların bir arada incelenmesi bu süreçlerin niteliğini anlamada yardımcı olacaktır.


Kaynaklar
Allport, G. (1954). The nature of prejudice. Cambridge, MA: Addison-Wesley.
Doosje, B., & Ellemers, N. (1997). Stereotyping under threat: The role of group identification. In R. Spears, P. J. Oakes, N. Ellemers, & S. A. Haslam (Eds.), The social psychology of stereotyping and group life, 257-272. Oxford, UK: Blackwell
Endler, N., & Parker, J. (1990). Multidimensional assessment of coping: A critical evaluation. Journal of Personality and Social Psychologv, 58, 844-854.
Ethier, K. A., & Deaux, K. (1994). Negotiating social identity when contexts change: Maintaining identification and responding to threat. Journal of Personality and Social Psychology, 67, 243-25 1.
Miklikowska, M. (2017). Development of anti‐immigrant attitudes in adolescence: The role of parents, peers, intergroup friendships, and empathy. British Journal of Psychology, 1-23.
Pettigrew, T. F. (1998). Intergroup contact theory. Annual review of psychology, 49, 65-85.
Phinney, J. S. (1996). When we talk about American ethnic groups, what do we mean? American Psychologist, 51, 9 18-927.
Taylor, D. M., Wright, S. C., & Porter, L. E. (1993). Dimensions of perceived discrimination: The personal/group discrimination discrepancy. In M. P. Zanna & J. M. Olson (Eds.), The psychology of prejudice: The Ontario Symposium, 7, 233-256. Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum
Tajfel, H. (1981). Human groups and social categories. Cambridge, UK: Cambridge University Press.
Verkuyten, M., & Nekuee, S. (2001). Self‐Esteem, Discrimination, and Coping Among Refugees: The Moderating Role of Self‐Categorization. Journal of Applied Social Psychology, 31, 1058-1075.
Görsel Kaynak
https://blogs.baruch.cuny.edu/eng2150hfall15/?paged=7

Anasayfaya Dön

İçerik Ekleme Tarihi : [07-Eki-2019]

İçerik Görüntüleme : [970]